PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İslam Felsefesi Filozofları


Violent
22 Şubat 2015, 22:50
İslam Felsefesi filozofları kimlerdir? İslam Felsefesi filozoflarının, bilim adamlarının isimleri ve kısaca hayatları.

[Only Registered Users Can See Links]
Farabi

Farabi(872 – 950)
Çeşitli bilim dallarında çalışmalar yapmış olan Farabi, islam Felsefesinin kurucularından sayılır.

Farabi’ye göre en yüce, en gerçek varlık Tanrı’dır. Çünkü Tanrı, varlığını kimseden almaz, varolmasını bir başka şeye borçlu değildir. Bütün varlıkların nedenidir. O’nun “madde”si, “suret”i, “yakın cinsi” ve “ayrım”ı yoktur. Bu nedenle, tanımı yapılamaz. Tanrı dışındaki tüm varlıklar, öze sonradan eklenmişlerdir.

Farabi’nin önemli bir görüşü de “akımlar kuramı”dır. Bu kurama göre, Tanrı’dan bir ilk akıl çıkmıştır. Bundan zorunlu olarak yeni bir akıl, ruh ve gök oluşmuştur.
Farabi, doğa olaylarının açıklanmasında Aristo’nun “form” ve “madde” kuramını benimser.

Aristo’nun mantık konusundaki eserlerini ele alıp en ince noktalarına kadar anlatan Farabi, bu nedenle Muallim-i Sâmi (ikinci Öğretmen) adıyla tanınmıştır.

İdeal bir toplumun nasıl olması gerektiği konusunda özgün görüşleri olan Farabi, “tüm insanlığı kapsayan toplum düşüncesini ileri sürer.

[Only Registered Users Can See Links]
İbni Sinâ (980 – 1037)
İbni Sinâ da, Farabi gibi doğa olaylarını “madde” ve “form” kuramıyla açıklar. Varlık konusunda da Farabi’nin görüşlerini benimser. O’na göre bütün varlıklar Tanrı’dan çıkmış bir kademeleşmedir. Tanrı bütün varlıkların ilk nedenidir, “faal akıl”dır. Bundan da gökler ve onların akılları doğar.

Ibni Sina’nın ahlak felsefesi, mezafiziğe dayanır ve tasavvufa yakındır. “Mutluluk ve doğru yaşam nedir?” sorusuna; “Mutluluk, insan ruhunun kendisini arıtması, temizlemesi, faal akla yönelmesidir.” diye karşılık verir.

Gazali (1058 – 1111)
Gazali bilgi kuramı çerçevesinde en ilgi çekici çalışmayı yapmıştır. Gazali şu ve benzer sorulara karşılık aramıştır:
“Kesin bilgiye nasıl ulaşabiliriz?”
“Hangi bilgi alanında, kesinlikten söz edilebilir?”
“Duyuların ve akim sağladığı bilgilerin sağlamlığı ne ölçüdedir?”
“Felsefe ve metafizik, kesin bilgiler verebilir mi?”
Gazali her şeyden önce bilgilerimizde kesinlik ve sağlamlık arar. Matematik ve mantık gibi alanı sınırlanmış bilgi dallarının kesin bilgiler verdiğini, buna karşılık metafiziğin sağlam bilgiler vermediğini söyler.

Gazali, bilgi konusundaki genel eleştirisine, duyuların bizi aldatabileceğim ortaya koyarak başlar. Akim, metafizik konularda kesin doğrulara varabileceğinden kuşku duyar. Bunu da daha önceki düşünürlerin görüşlerini eleştirerek temellendirir. Filozofların akıl ile inancı (imam) birleştirmeye çalışmalarının bir yanılma olduğunu öne sürer.

Gazali, şüphecilikten yola çıkıp tasavvufa ve mistik düşünceye varmıştır.
Akıl ve imanı birbirinden ayıran Gazali ahlaklı yaşamış Tanrı ile birleşmenin ve doğruya ulaşmanın bir hazırlığı olarak görür.

En ünlü yapıtı Tahâfüt (tutarsızlık) adını taşır.
[Only Registered Users Can See Links]
İbni Rüşd (1126 – 1198)
Batı düşüncesi üzerinde en fazla etkide bulunan islam felsefecisidir. Aristo’nun görüşlerini özgün bir biçimde açıklayan İbni Rüşd, ispanya’da yaşamış ve meşai felsefesinin seçkin temsilcileri arasında yer almıştır.

İbni Rüşd, dinde açıklanmış olan her şeyin akıl yoluyla ispatlanabileceğini ileri sürmüştür. Maddenin ve hareketin öncesiz, sonrasız olduğunu; hareket olmaksızın za-manmdüşünülemeyeceğini, insan ruhunun ölümsüz olmadığını söylemiştir. O’na göre ölümsüzlük, insanlar içinde, gelecek kuşaklarda yaşamaktır.

İbni Rüşd, Aristo felsefesini yeniden yorumlayarak, islam düşüncesiyle bağdaştırmaya çalışmıştır.

Suhreverdi(1155 – 1191)
Zerdüşt dininin etkileri ile meşai felsefesinin ve tasavvufun görüşlerini yeni bir sentez içinde birleştirmeye çalışan Şehabettin Suhreverdi Yeni-Platonculuğun da etkisinde kalmıştır. Bu nedenle “idealar”dan söz eder. Ancak “idealar” nur ve karanlık kavramlarıyla anlatılır. Suhreverdî’ye göre; gerçekleri akıl sezgisiyle kavramak, insanları karanlıktan nura yavaş yavaş yaklaştırır. Bütün nurlar ise Tanrı’da birleşir. Tanrı, “nurların nu-rü’dur. insan, benliğini eğiterek ve arıtarak bu nura ulaşabilir.

Goemon
23 Şubat 2015, 13:27
Eline sağlık güzel insan.