Giriş

Orijinalini görmek için tıklayınız : Karakoyunlu Felsefesi


Nyks
27 Ağustos 2015, 17:40
Karakoyunlu, 1375- 1468 arasında Türkiye’nin doğusunda hüküm sürmüş bir devlettir. Bu yazıda Karakoyunlu felsefesini çözümleyeceğiz. Belki Karakoyunluları hiç duymamışsınızdır. Belki de duydunuz, ancak hakkında bir şey bilmiyorsunuz. Ancak büyük olasılıkla felsefesinden hiç haberiniz yok. Çünkü Karakoyunlu felsefesi diye bir şey henüz yok. Ama olamayacağını da düşünemeyiz. Felsefede bir şeyi var etmek yok etmek kadar kolaydır. İletişime dair her şey var ile yok arasında sizin kabullerinizi bekler. Bak: dmy.info/dogruluk-nedir & dmy.info/gercek-nedir

Alman felsefesi var, Fransız felsefesi var, Alman aydınlanması, Fransız aydınlanması vs. var ancak Karakoyunlulara dair bir şey yok. İnsan en azından Karakoyunlu İdealizmi diye bir şey bekliyor. Belki tarihte çok yer kaplamadılar, ama gönüllerde her zaman varlar. Avrupa’nın kuzey batısındaki bir adanın uç bölgelerinde İskoç aydınlanması varken dünyanın merkezindeki bu devlette bir “aydınlık” olmaması anlaşılmazdır. En azından bir Azeri aydınlanması neden yok? Güneş hepimize doğarken neden bazılarımız aydınlanıyor? Güneş hep aynı yerde doğarken aydınlanan yerler neden değişiyor? Tam ortadaki Anadolu karası neden karanlıkta kalıyor? Bunları bir sorgulayalım.

Başlıktan Karakoyunluların bir felsefesi olduğunu ve bunu anlattığımızı anlayabilirsiniz. Bir de Karakoyunlulara felsefe açısından yaklaşacağımız anlamı çıkarılabilir. Sitenin manipülatif başlıklarından haberdar olanlar da daha farklı beklentiler içerisindedir. Ne yazık ki dil oyunlarını anlatmaya çalışmak daha çok kafa karıştırıyor. Biz de oyunun kurallarına takılmaktansa oynamayı yeğliyoruz. dmy.info/felsefenin-anlamı‘nda felsefenin anlamlarını kendimize göre anlatmıştık. Her şeyin kendimize göre olduğunu belirtmiştik. Hayatta her an bir varsayım içerisindeyiz. Dışarıda hayatın devam ettiğini var sayıyoruz. Adım atarken yerin aşağıda olduğunu var sayıyoruz. Havanın temiz olduğunu varsayarak solunum yapıyoruz, ancak bazen zehirlenebiliyoruz. Bazen yer orada olmuyor ve tökezleyip düşüyoruz. Bazen dışarıdaki hayat varsayımımıza uymuyor ve mağlup oluyoruz. Her şey nasıl bir varsayımı kabul ettiğimize bağlı oluyor.

karakoyunlu satrançBu minvalde, Karakoyunlu felsefesi diye bir şeyi şu an kabul edemiyoruz çünkü batının bakış açısını, küresel varsayımı benimsemiş durumdayız. Onların hayatı sorgulama eylemine verdikleri isim, felsefe, bizde pek az görülmekte. Tasavvuftan pek çok insanın haberi yok ve hikmet dediğimiz şey artık yalnızca bir isimden ibaret. Yine söylemek lazım ki bildiğimizi sandığımız felsefe de kendi başına bir şey değildir. Sözcükler bizim söylemek istediklerimizin simgesidir. Felsefe de tüm sözcükler gibi zıt anlamları barındırma potansiyeli olan bir simgedir. Eğer bir simgenin anlamı size öğretilmemişse onu benzetirsiniz. Bu yüzden milyonlarca felsefe tanımı vardır. Bu yüzden binlerce dil vardır. Çünkü milyarlarca insan, varsayım ve hayat denemesi mevcuttur. Herkes sözcükleri kendince büker ve dil evrilir. Bu yüzden, kesin bir anlamı bırakın, kesin bir hayattan da söz edemeyiz.

Bu açıklama eşliğinde Karakoyunluların bir felsefesi olduğunu iddia edebiliriz. Çünkü insanlar felsefeyi Pisagor’un yaptığı tanımla sınırlamamıştır. Antik çağda dinden bağımsız düşünme eğilimi olmasını da kimse dikkate almaz. Önemli olan düşünmekle ilgili disiplindir. Biz düşünmekle ilgili disipline artık felsefe diyoruz. Artık bir işyerinin bile felsefesi vardır. Kişisel felsefe, din felsefesi, savaş felsefesi ilk filozoflarla hiç alakası olmayan çalışmalardır. Felsefe dediğimiz şey, bizde hikmet, doğuda bilgelik, batıda münhasır bir disiplin olmaktadır. Siyasi olarak başarılı olanların(batının) var saydıkları simge, felsefe bizim de her yanımızı sarmıştır. Artık felsefe sözcüğü adı altında birleştirilmişizdir. İstisnaları saymazsak sistematik düşünmeyi felsefe ile bağdaştırdığımızı söyleyebiliriz.

karakoyunlu felsefesiBugün art zamanlı olarak kullandığımız birçok terim var. Mesela neolitik devrim dediğimiz ilk tarım faaliyetleri neolitik olduklarının farkında değillerdi. Biz geçtiğimiz yüzyılda bunu uydurduk. Alman idealizmi ya da metafizik gibi terimler de sonradan türettiklerimize örnektir. Karakoyunlu’da felsefe olduğu da bunlarla yarışacak bir gerçektir. Karakoyunlu felsefesi bu ölçüde mümkün olmaktadır. Bir holdingin bile felsefesi varken Karakoyunluların neden olmasın? Acaba bu insanlar neler düşünüyorlardı? İnsan olmak düşünmek anlamına geliyorsa muhakkak dikkate değer bir düşünce eylemi mevcuttu. Yüz yıl boyunca neleri sorguladılar, düşünce eylemleri nelerdi? En azından ne tasarladılar, hayalleri neydi? Günümüzde felsefe dediğimiz şey bunları kapsamaktadır.