PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Şeb-i Firkat – Arif Onur SOLAK


Vesaire
30 Ocak 2015, 21:51
Firkat

Şimdi vakit; kasvetli bir karanlığın tam ortasına sıkışmış bir zaman aralığı.
Yani isyan nakışlı bir gecede sevdayı ayrılığa
incindiğin yerlerinden çoğaltarak büyüttüğün paragraflar dolusu sözlerle,
İki kişilik tekilliğimizi ayırıp çoğulluğundan bırakıp kimsesiz hiçliğine
Terk ettiğin yaşanmışlığın ardı

Hüzün ve yalnızlık arası iç çekişlerin kalbimi kanattığı bir seyirde
Hatıraların bol demli efkârını vuruyorum.
Üşüyen bir can taşımakta bedenim, sarhoş mısraların besleyerek büyüttüğü
Ve yalpalayarak yüreğime çarptığı yaralı dizelerin hüzünbaz anlamlarında.

Fırçalarının usta darbeleriyle çizer ressamlar;
Benim fotojenik hüznümün, sözlerinin vurup ta kırdığı yerden
Suretime beliren duruşunu, en hazan renkli tuvallere,
Ve asarlar ibretlik namına, yeni filizlenen sevdaların başucuna
Bir daha âşıklar bizar düşmesin diye…

Gördüm!
Bir geceydi, sehere yakın.
Bulutsuz ve karanlıktı gökyüzü
Kayarken vurdular bir yıldızı
Ama kimse görmedi benden başka
Vurulan yıldıza adadığım dileğimin çırpınarak can verişini
Ve duymadı kimse adını haykırdığı çığlığını sonsuz boşluğa.
Oysa ceylan ürkekliğinde, berrak bir yaşamaktı istediğim.
Saçlarına vuran şavkıyla izlemekti parlayan dolunayı…
Katilleşirken bu ahir zaman
Umudum; ayrılığın zehrine düştü.

Gökyüzünün aynası durgun sulara yansıyor güzelliğinin izdüşümü.
Bir göğe bakıyorum, bir suya
Sonra ne seni görüyorum ne de beni buluyorum bende.
Sana baktıkça sevda sevda, kendimden kayboluyorum yiten aklımla.
Ey sevdasını kalbimde kutsadığım!
Ve boynumu ayrılığın cellâdıyla vuran kız!
Bilinmeyen bir zamana kaybolmakta
Damla damla erimekteyim yokluğunda.
Ararken seni her köşe başında, parça parça kendimi unutmaktayım.
Gel de kurtar beni bu girdabın çaresizliğinden
Ya da gözleri gülen yâr!
Gel de çek al kendini benden
Gideceksen eğer
Kendini benden al da öyle git…

Aşk ve ayrılık…
Yalnızlık ve ateş…
Her günüm şeb-i firkat…
Gidişinin ardı bıraktığın enkaz altında
Dört duvar arası boşlukta Azrail’le randevudayım.
Gülüşünün dimağıma düştüğü her saniyede
Sözlerimin karıştığı acılı şarkılar eşliğinde
Her gece ölmekle meşgulüm
Ve sevdiğim
Her sabah yeni bir ölüme hazırlıyorum kendimi
Yâr yarası bıraktığın acıları yüreğimde süzerek.
Ama heyhat ki sevdiğim!
Eksik kaldığım gibi yaşama
Sensiz bir türlü ölmüyorum
Ölemiyorum…
Gel ey yâr!
Gel de gözlerinde vereyim son nefesimi
Gel ey yâr; varlığında kapatayım gözlerimi sonsuzluğa…

Arif Onur SOLAK