PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Susadim


Vesaire
18 Şubat 2015, 23:03
İçimde bir sızı var. Gözlerim yanıyor, ellerim terliyor. Kalbim haddinden fazla hızlı atıyor. Engel olamıyorum hiçbirine. Dibe doğru çekiliyorum. En dibe ulaştığımı sanıyorum ama aslında değilmiş. Daha da düşüyorum. En derine, artık en derin neresiyse…
Yanılsamalardan ibaretim. Düşünemiyorum. Düşünsem bile odaklanamıyorum kendime. Sanki her şey yalan, herkes sahte. Vücudum titriyor. Başım çatlıyor ama bu defa migrenden değil, biliyorum.
Odam beni sahiplenmiyor mesela. Sigaram dudaklarımla arkadaşlık kurmuyor ne zamandır. Papatyalardan yaptığım tacım bile solmuş gitmiş. Hava güneşli ve sıcak. Fazla sıcak. Sıcakta üşümek… Sanırım bütün mesele de bu.
Yatağıma uzanmışım, uzuvlarımı kontrol edemiyorum. Boş boş bakıyorum tavana. Tozdan desenleri gözükmeyen avizeye… Bir kelebek girmiş içeri, çirkin bir kelebek. Simsiyah. Kalkıp öldüresim geliyor ama kalkamıyorum. Kalksam da kıyabilir miyim, onu da bilmiyorum.
Ben bu aralar hiçbir şey bilmiyorum.
Karmaşalara, bilinmezliklere düşüyorum. Gözlerim kararıyor. Gözlerimi bu ızdıraptan kurtarmam gerek. Kurtarmalıyım. Bulduğum çözümse gözlerimi kapatmak. Ne zekice!
Uykum geliyor, kulaklarıma bir melodi ilişiyor. Aslında müzik çalmıyor evdeki hiçbir alet. Zihnimin oyunu bu sanırım. Ne zaman uyumak için gözlerimi kapatsam onu dinliyorum. Şimdiyse kulaklarım istiyor o notaları. Duymalılar. Ama uyumak istemiyorum.
Ben bu aralar hiçbir şey istemiyorum.
Ölüm çoğu insanın korkulu rüyası. Ama benim değil. Ölüm gece uyuduğumda başucumdaki masaya koyduğum su, susadığımda içebileceğim… Ne zaman içeceğim suyu, bilmiyorum.
Ama ben susamadığımda da su içerim.
Ne zaman içeceğim?
Muamma.