lookjapan.COM - IRC ve mIRC dünyasının forumu!   buy vps


  lookjapan.COM - IRC ve mIRC dünyasının forumu! IF - Genel ve Eğlence Kategorisi Genel İslamiyet


Like Tree1Teşekkürler;
  • 1 Post By Violent

Yeni Konu   Cevap Yaz

 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 22 Şubat 2015, 23:15   #1
 
Violent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 27 Ocak 2015
Mesajlar: 227
WEB Sitesi: only
IRC Sunucusu: only
İlgi Alanı:
Alınan Beğeni: 243
Standart Alevi-Bektaşi Halk Edebiyatı Hakkında Bilgi

Alevi-Bektaşi halk edebiyatının doğuşu, özellikleri ve tarihi hakkında bilgiler.

Alevi-Bektaşi Halk Edebiyatı, Anadolu’daki Türk Edebiyatı’ nın bir kolu (13.-19. yüzyıl). Türkiye uygarlık tarihinin başlangıcı sayılması gereken Pasinler (1049) ve Malazgirt Zaferi (1071) Anadolu’nun bütün yollarını açmaya yetmemiş, Türk diliyle kültürünün gelişimine uygun ortamı hazırlayamamıştır.

1071-1308 arasında egemen olan Anadolu Selçuklu Devleti’nde resmi yazı dili Farsça olmuş, Türkçe halkın günlük yaşamında kalmıştır. Haçlı Seferleri’nin (1095-1270) yanı sıra Moğolların zaferiyle sonuçlanan Kösedağ Savaşı (1243) arasında Anadolu tam bir kargaşa yaşadı. Bizans yaşarken beyliklerin bölünüşü sürdü, Moğol baskısının yanında yerel güçler hak ileri sürerek halkı ezdiler. Can ve mal güvenliği olmadığı, yerleşme düzeni bulunmadığı dönemlerde edebiyatın gelişmesi de beklenemez. Âşık edebiyatının (saz şiiri) henüz doğmadığı bu ortamda sözü dinlenen merkez kuruluşları da zayıftı. Onun için Anadolu’da Türkçenin ve Türk Edebiyatı’nın doğup gelişmesi gecikti; ilk doğan ürünler de dinsel ve tasavvuf felsefesine dayalı tekke kişilerinin çabası sonunda oluştu. Selçuklu Devleti için 13. yüzyıl hem en yüksek uygarlık aşaması, hem yıkılış ve beyliklerin bölünüşüyle dağılışı çağıdır.

Kentleşmenin yanı sıra göçebe Oğuz boylarının gezginci ve akıncı yaşamları sürdü. Bu yüzden ortak îslâm kültürüyle yetişmiş aydınlar katma seslenen Farsça-Arapça kitaplar ve halk yığınlarına ulaşmaya çalışan Türkçe eserler yan yana görülür. Edebiyatçıların çoğu da iki dili birden kullandılar, 13. yüzyıl tasavvuf akımının Anadolu içinde örgütlendiği, çeşitli tarikatların etki alanlarını genişlettiği bir dönemdir. Sünni-Şii görüşlerinin çatışma alanı, beylikler çekişmesi, Bizans dolaylarında Osmanlı uç beyliğinin kuruluşu yüzyılı bir bunalım, arayış, uyarlama, bileşim ve geçit zamanı yaptı. İran’ın etkisiyle Farsçanm egemenliği sürerken Türkçenin kurtuluş ve kuruluşu da görülür. Hem Mevlâna yetişir hem Yunus Emre. Hem Mevlevi tarikatı örgütlenir, hem Bektaşilik yayılır. Hem kent yaşamı vardır, hem aşiret yaşamı. Bu yüzden 13. yüzyıl Türk Edebiyatı’nın kesin bölünüşünün de başlangıcıdır. Gerçekten yüksek zümrenin ilgi gösterdiği Mevlevilikle halka dönük Bektaşilik tarikatı Osmanlı tarihi boyunca ayrı ayrı yürüyecek, yüksek zümre ile halk yığınlarının arasındaki uzlaşmazlığın en açık göstergesi olacaktır. Saray ile akrabalıklar kurarak zengin vakıflar sağlamayan, devlet ve medrese koruyuculuğuna güvenen Mevlevilik kentlerde, aydınlar arasında tutunacak; Şii-Batıni ilkeleri ustalıkla benimseyen Bektaşilik, yeniçeriliğin ve göçebe Türklerin arasına yayılarak, medrese ve şeriatın karşısında sınav vere vere güçlenerek yaşamasını sürdürecektir.

Alevi-Bektaşi Edebiyatı da, İslâmlığın yayılıp gelişmesi sırasında soy, iktidar hakkı Ve sevgi odaklarına dayanır. Hz. Muhammet’ten sonraki halifelik sorunu -Ebubekir ve Ömer gibi iki başka aileden gelmiş kişi dışında- Beni Ümeyye (Emeviler) ile beni Haşim (Peygamber soyu, Âl-i abâ) arasındaki büyük çekişmeden doğar. Uzlaşmaz kin ve düşmalıkların bu iki soy arasında yarattığı olaylar, tarihte yüzyılları doldurur. Anadolu halkının önemli bir bölümü de bu konuda Hz. Ali inancıyla onun soyundan gelen Hasan, Hüseyin, On İki İman sevgisine, Kerbelâ yasına bağlanmıştır. Başlangıcı Yunus Emre’ye dayalı bir tekke şairleri geleneği, bu konuları inanç, sevgi, saygı, anış, ağıt, yüceltme aşamalarını da dile getirmekle birleşirler: Kaygusuz Abdal, Hatayî, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Seyranî, Dertli. Bilinen bu adlar dışında bütün Bektaşi tekke şairleri aynı konuları, aynı motiflerle işleyerek inanç ve sevgilerini belirtmişlerdir: Yeminî, Viranî, Azmî, Kul Ne-simî, Kazak Abdal, Türabî, Harabî. Böylece nefes ve ilahi, halk şiiri nazım biçimlerinin Alevi-Bektaşi inançlarının işlendiği, konulara göre kullanılan özel adlar olur. Alevilik inancının şiire yansıyan yaşama görüşü ise, daha hoşgörülü, insana ve özgürlüklerine daha çok değer veren, doğaya ve doğal yaşama daha dönük bir gerçekçiliği getirir.
Goemon bu mesaja teşekkür etti
 Violent isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı
Alt 23 Şubat 2015, 15:31   #2
 
Goemon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 11 Şubat 2015
Bulunduğu yer: CR Codeman Goemon
Mesajlar: 625
WEB Sitesi: CR
IRC Sunucusu: iRC CR
İlgi Alanı:
Alınan Beğeni: 201
Standart Cevap: Alevi-Bektaşi Halk Edebiyatı Hakkında Bilgi

Eline sağlık





CR Codeman Goemon
 Goemon isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı

Yeni Konu   Cevap Yaz

Etiketler
alevibektaşi, bilgi, edebiyatı, hakkında, halk


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Çin Edebiyatı Hakkında Bilgi Violent İslamiyet 1 23 Şubat 2015 15:31
Amerikan Edebiyatı Hakkında Bilgi Violent İslamiyet 1 23 Şubat 2015 15:29
Çekoslovakya Edebiyatı Hakkında Bilgi Violent İslamiyet 1 23 Şubat 2015 15:27
İskoçya Edebiyatı Hakkında Bilgi Violent İslamiyet 1 23 Şubat 2015 15:27
İrlanda Edebiyatı Hakkında Bilgi Violent İslamiyet 1 23 Şubat 2015 03:05

web hosting web hosting
 buy vds
 vps buy

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.